ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENİ
Tarih: 2.09.2019| Okunma Sayısı: 687

BASINA ve KAMUOYUNA

 

Değerli meslektaşlarım,

Sayın Basın Mensupları,

 

Anayasamızda da bildirildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Laik, Demokratik, Sosyal bir Hukuk Devletidir.

Güçlü demokrasiler, dünyada da kabul edildiği üzere ,hukuk devleti ilkesinin tüm kurumları ile yerleştirilmiş ve toplumun tüm katmanlarınca özümsenmiş olması halinde var olacaktır. Hukuk Devleti ilkesinin hayata geçmesi ancak, güçlü yargı erkinin varlığı ile mümkündür.

Güçlü bir yargı erki ise; yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının tesis edildiği, savunma hakkının önündeki engellerin kaldırıldığı, nitelikli bir hukuk eğitiminin verildiği, hukuk sistemi içinde nitelikli işgücünün istihdamı ile var olur.

Unutulmamalıdır ki, ancak güçlü bir yargı erki ile tüm bireyler için eşit ve ulaşılabilir bir adalet mekanizması yaratılabilir. Güçlü olmayan adalet acizdir, adaleti olmayan güç ise zalimdir.

Adalete duyulan güven her geçen gün erozyona uğramış, bu nedenle de toplumsal düzen bozulma noktasına gelmiştir.

Adalete duyulan güvenin yeniden tesis edilmesi yeni adli yılda temel hedefimiz olmalıdır. Hukuk devletinin, kişilerin hukuki güvenliğinin ve toplumsal düzen ve barışın tesisi ,yargının bağımsız ve tarafız olmasına ,hakim ve savcı teminatının sağlanmasına, savunmanın önündeki engellerin kaldırılmasına ,yargının sorunlarının kökten çözülmesine bağlıdır.

Elbette yargı sistemimizin oldukça ağır sorunları mevcuttur. Yargı erkimizin yaşadığı sorunları aşmak için;

Öncelikle, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının, yargıç teminatının sağlanması adına mevcut HSK‘ nun yapısı yeniden ele alınmalıdır. Yargı sistemi içinde istihdam edilen, yargı ve savunma yetkisi verilen kişilerin liyakat esasına göre seçilmesi de ayrıca bir zorunluluktur.

Güçlü bir yargı erkinin tesisi, nitelikli bir hukuk eğitiminden geçeceği de aşikardır. Bu nedenle hukuk eğitiminin nitelikli hale getirilmesi, hukuk fakültelerinin kontenjan ve  başvuru şartlarının yeniden  ele alınması, varolan hukuk fakültelerinin akademik kadrolarının yeterliğinin araştırılması ve yeniden değerlendirilmeye tutulması, bu değerlendirmelerin şartlarının belirlendiği yeni yasal düzenlemelerin acilen yapılması, yaratılan hukukçu enflasyonunun önüne geçmek adına yeni hukuk fakülteleri açılmaması , yeterlilik sınavının  vakit kaybetmeden  getirilmesi önemlidir.

Savunmanın yargının kurucu unsurlarından olduğu unutulmamalı, savunma önündeki engeller kaldırılmalıdır. Alınan idari kararlarla ,savunma  mesleğinin yapılmasını zorlaştırcı tavırlardan kaçınılmalı, adliye mekanizmasını içerisinde mesleğin ifasına destek olunmalıdır. OHAL uygulaması nedeniyle KHK larla getirilen ,ancak OHAL in kalkmasına rağmen ,savunma mesleğine getirilen ve halihazırda  devam eden kısıtlamaların ivedilikle kaldırılması  ,toplumsal barışın tesisi için zorunlu görülmelidir. Savunmasız bir yargılama hayali dahi ülkemizi evrensel dünyadan koparacaktır.

Hukuki sorunların çözüm yeri ancak ve ancak Bağımsız Mahkemelerdir. Hukuki sorunların çözümü için öncesinde ihtiyari olarak sunulan, şimdilerde ise bazı alanlarda zorunlu hale getirilen Arabuluculuk, yurttaşa bir dayatma olmuş, sorunun acil ve ekonomik yönden çözülmesi amaç edinilmişken, şu anda bu hali ile vatandaşın adalete erişimini zorlaştırmış, vatandaş üzerine yeni bir yük getirmiştir. Uzlaştırma yapma hakkının ise hukuk fakültesi mezunları dışında kişilerce yapılıyor olması da savunma hakkının kısıtlanmasına neden olmaktadır. Bu iki kurumda devletin yargılama yetkisinin devir almış bir görüntü sergilemektedir.

Her geçen gün yargılama faaliyeti yapan Hakim, Savcı ve Avukatlara yönelik fiziksel şiddet ve basın yayın organlarınca yapılan ve hangi amaca hizmet ettiği belirli olmayan kasıtlı ve yanlı saldırılar mesleğin itibarını zedelemektedir. Ancak bu saldırılara ne yazık ki kayıtsız kalınmaktadır. Yargılama faaliyeti yapan, yargı mensuplarına yapılan her saldırı ve karalama kampanyası yargıya güvenin tesisini geciktirecek, yargının itibar kaybetmesine neden olacaktır.

Siyasi irade ve devlet yöneticilerinin, yargı erkinin, eşitler arasında birinci erk olduğunu, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkerine, adalet liyakat ,savunma ve eşitlik kavramlarına ve evrensel yargı kurallarına inanmaları ve saygı göstermeleri şarttır.

Yargıda sorunlar büyüktür, ancak samimi olarak ele alınıp çözülemeyecek, aşılamayacak sorunlar olduğuna da inanmak mümkün değildir.

Sadece samimiyet, özveri ve güvenle sorunların kökten çözüleceğine dair inancımız tamdır.

Değerli meslektaşlarım ,

Yargının tüm sorunlarının çözümlendiği, hukuk devleti ilkesinin tüm kurumlarda işlerlik kazandırıldığı ve toplumun tüm kesimlerince özümsendiği, ADALET, DEMOKRASi, TEMEL HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİN daim kılındığı günlere erişmek dileğiyle ,tüm yargı mensuplarının ,yargı emekçilerinin  ve yurttaşlarının yeni adli yılını Düzce Barosu Adına kutlarım.  Av Azade Ay Düzce Baro Başkanı

27.04.2024
AV. TANER ÇAKIR
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.