25 KASİM KADİNA YONELİK SİDDETE KARSİ ULUSLARARASİ MUCADELE GUNU
Tarih: 24.11.2021| Okunma Sayısı: 512

 

Erkek doğmadığımız için şiddete uğradık.

İşe yarar haldeysek ev kadınlığına kendimizi feda etmemiz için şiddete uğradık.

Genç kız olunca evlendirildik şiddete uğradık.

Eğitime izin verilmedi şiddete uğradık.

Önce aileden sonra kocadan şiddete uğradık.

Şanslı olanımız okudu meslek sahibi oldu. İş görüşmesinde şiddete uğradık.

İşe girdik, aynı statüde olan erkekten daha az kazandık, şiddete uğradık.

Sokakta yürüdük, gece vakti, saat geç oldu diye şiddete uğradık.

Otobüse bindik, giysimiz kısa gözüküyor diye şiddete uğradık.

Sakız çiğnedik ve kahkaha attık, ayıp diye şiddete uğradık.

Spordan çıktık, yalnızca eve yürüyorduk. Birinin canı başkasını öldürmek istedi, şiddete uğradık.

Evden gezmeye çıktık, kocadan izin almadık, şiddete uğradık.

Çocuğumuz ağlarken önünde şiddete uğradık, öldürüldük.

Biri ile arkadaş olduk diye kafamız kesildi bavula konuldu, şiddete uğradık.

Eğitim gördük fakat atanamadık, şiddet gördük, intihar ettik.

Eğitim gördük, terör bölgesinde şiddet gördük, öldürüldük.

Eğitim gördük, eğitimci olduk, düşük not verdik diye şiddet gördük, öldürüldük.

Yolda yürüyorduk, kadınız ve karşılık veremeyiz diye şiddete uğradık. Öldürüldük.

Çok defa öldürüldük, kimimizin ismi bile yok. Bizim için bir dijital anıt yapıldı, bari ismimiz kalsın diye...

 

Kadın olmak, acılı ve haksız bir dünyaya doğmaktır. Kadının her şeyden önce, ilk olarak yaşam hakkını koruması ve bunu sağlıkla muhafaza etmesi gerekir ki diğer temel insan haklarından faydalanabilsin. Bunu öncelikle yapmalıdır. Zira, yaşam hakkı kadının kaybetmeye her an hazır olduğu temel hakkıdır. Önce yaşamamız gerek, bizim için hayat mücadelesi bundan sonra başlıyor. Yalnızca fiziksel şiddet ile mücadele de yeterli değil. Sonrasında psikolojik şiddete maruz kalıyor kadınlar, yaşamın her alanında sadece kadın olduğu için daha az muktedir sayılıyor, kadınsın yapamazsın, sus, cümlelerine maruz kalıyor. İşe girerken anne olma ihtimalinden dolayı, işe alınmıyor ve ekonomik şiddete maruz kalıyor. Evlendikten sonra anne olmak istemedi diye psikolojik şiddete maruz kalıyor. Bir şekilde işe alınırsa erkekten daha az maaş alıyor ve ekonomik şiddete maruz kalıyor. Hayatın her alanında cinsel şiddete maruz kalıyor. Var oluştan beri gelen kadının hayatta kalma çabası, 1985 Yılında BM tarafından tüm dünyada bir uyanış günü olarak, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma günü adıyla ilan ediliyor. Tüm Dünyanın ve ülkemizin de büyük sorunu kadına yönelik şiddet olgusu, hayatın her alanında mücadele gerektiren bir olgu.

 

Bu Mücadelede bir Kadın olarak var olmak ve mesleki olarak üzerimize düşeni yapmak için Düzce Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında olduğumuzu ve buna karşı mücadele edeceğimizi bildiririz.

 

Bu doğrultuda bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kaldırılan İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasının devam etmesi ve İstanbul Sözleşmesi ile birlikte 6284 Sayılı Kanun’un, toplumda kadına yönelik tüm şiddet türlerine karşı aktif olarak uygulanması gerektiği kanaatiyle, Düzce Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu, kadına karşı cinsiyetçi yaklaşıma dayanan tüm şiddet ve ayrımcılık eylemlerinin karşısında duracağımızı, kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar Baro olarak çalışmalarımızı sürdüreceğimizi bir kez daha önemle bildiririz.

 

Düzce Barosu Kadın Hakları Merkezi

25.04.2024
AV. TANER ÇAKIR
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.